Adli bilimler veya kriminalistik, maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıyla suçların ve hukuki uyuşmazlıkların çözümüne çalışılan bilimler demeti. Kimi kaynaklarda "bilimsel polislik" olarak da nitelenmektedir.
Kriminalistik adı, "suç" () sözcüğünden türetilmiştir ve her ne kadar kriminoloji ile karıştırılsa da bu iki saha, amaç ve nitelik bakımından birbirinden ayrılır. Ne var ki adli bilimler, kriminolojiyi geniş kapsamlı olarak ele alan bazı kaynaklarca "uygulamalı kriminoloji" alanına da dahil edilir. Adli bilimler kendi başına bir bilim dalı değil, adli amaçlar doğrultusunda pek çok farklı disiplinin bir araya geldiği bir çatı yapıdır. Bunlar tıp, fizik, kimya, biyoloji, jeoloji gibi fen bilimleri ya da psikoloji, dilbilim gibi sosyal bilim alanlarından olabilirler.
Adli bilimler; suçlunun ortaya çıkarılması kadar, masumların hatalı biçimde suçlanmasını veya cezalandırılmasını önlemeye de yarar. Suç ve uyuşmazlık konuları, adli bilimler çerçevesinde bir "olay" olarak ele alınır ve yalnızca gerçeğin ne olduğu araştırılır. Bu gerçeğin hukuki yorum ve değerlendirmesi ise yargı faaliyeti çerçevesinde soruşturma ve kovuşturma makamlarının görev ve yetkisidir. Bu çerçevede çalışmalar yürüterek gerçeğin ortaya çıkarılmasına çalışan kimselere ise "bilirkişi" veya "uzman" denilir.
Adli bilimler, hukuk ile çeşitli başka bilim dallarının ilişkisinden doğar ve ilk olarak Milattan Önce 3000 civarında, Antik Mısır'da adli tıp ile ortaya çıkmıştır. Bugün adli bilimlerle ilgili olarak akla gelen ilk kavramın adli tıp olması da bu çok eski ve yaygın ilişki olarak ifade edilir. Yeni yöntem, yaklaşım ve bilim dallarının adli bilimler çatısı altında kullanılması; geçen 5000 yıllık süreçte adli bilim uzmanlarının karşı karşıya kaldıkları olayların karmaşıklığının sonucudur. Ne var ki bu ilerleme, doğrudan ve sadece adli bilimler yapısıyla ilgili değildir. Bu çerçevede başvurulan, yöntemlerinden faydalanılan alanlardaki her bir gelişme, adli bağlamlarda da etkili olmaktadır.
Bugüne dek bilinen ilk otopsi, 1374 yılında Fransa'da yapıldı. 17. yüzyıl sonları itibarıyla adli tıp alanında gelişmeler kaydedildi ve 1785 yılında Prag Üniversitesi'nde "adli tıp ve polis tıbbı"na dair bir araştırma ve öğretim yapısı oluşturuldu. Yine bu süreçte adli toksikoloji sahası ortaya çıktı.
Hindistan'da memur olarak çalışan William J. Herschel, insanların parmak izlerinin birbirlerine benzemediğini ve bu izlerin zamanla değişmediğini tespit etti. Bu süreçte Henry Faulds da Herschel'den ayrı olarak aynı tespiti yaptı ve keşfi, 1880 yılında Nature dergisinde yayımlandı. Parmak izi çalışmalarının kurucularından biri olarak kabul edilen Francis Galton, mumyaların parmak izlerinin, ölümden sonra dahi değişmediğini keşfetti.
Avusturyalı avukat Hans Gross, tanık beyanlarının güvenilmezliği dolayısıyla gerçeğin bilimsel olarak ispatlanması gerektiğini savunarak; 1891 yılında delillerin değerlendirilmesiyle ilgili bilgiler içeren kılavuz niteliğindeki "Adli Bilimlerin El Kitabı" () kitabını yayımladı.
Fransız polis Alphonse Bertillon ise insanların fiziksel özelliklerini esas alarak kimlik tespitine yarayan antropometrik ölçüm sistemini ve sabıka fotoğrafı sistemini geliştirdi. "Bertillonaj" olarak bilinen bu sistem, Avrupa'nın büyük bölümünde ve Amerika Birleşik Devletleri'nde yaygın biçimde kullanılmaya başlandı.
Edmond Locard, kendi adıyla anılan değişim prensibi gibi, 20. yüzyılın başlarında olay yeri inceleme ve kriminalistik konularında ilk sistemli çalışmaları yaptı.
Özel
Genel
Orijinal kaynak: adli bilimler. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page